ELMAS VE PIRLANTA AYNI MIDIR? FARKI NEDİR ?

ELMAS VE PIRLANTA AYNI MIDIR? FARKI NEDİR ?
Hanzade Topaloglu

 

ELMAS VE PIRLANTA AYNI MIDIR? FARKI NEDİR ?

Elmas, doğada bulunduğu haliyle bir ham madendir. Görüntüsü saydam , gri, siyah, kahverengiyi anımsatır. Elmaslar, elmas kesim ve üretim tesislerinde günümüzde teknoloji yardımıyla işlenerek kesilir. Elmas madeni, yuvarlak , damla , markiz, prenses, oval, emerald kesim gibi bir çok formda kesilerek işlenir. Bu kesimlerin Dünya genelinde standartları vardır. Yalnızca profesyonel kişiler tarafından yapılması mümkündür. Pırlanta, elmas madenin kesilip, işlenmiş halidir. Pırlantanın güzelliği, ışığı kırma ve yansıtma oranlarına bağlıdır. Öylesine bir kesim olmalıdır ki bu; taştan yansıyan ışık direkt olarak göze gelmeli, taşa giren ışık yine taşın yüzeyinde yansımalıdır. İşte ancak böylesi mükemmel bir kesim, taşın ihtişamlı bir pırlanta olarak yeniden hayat bulmasının sağlar.

Pek çok kimse, elmas ve pırlantanın farklı iki taş olduğunu zanneder, oysa ikisi de aynı taştır, yalnızca kesim şekilleri farklıdır.

Elmas,  pırlantanın oluştuğu %100 karbon içerikli madene verilen isimdir. Bu doğal maden, eski adıyla "gül kesim", yeni adıyla “elmas kesim” formunda kesildiğinde elde edilen taşa da “elmas” denir. Elmas madeni, kesim yüzeyi daha fazla ve alt kısmı kubbe gibi olan özel bir formda kesildiğinde ise daha ışıltılı olan “pırlanta”ya dönüşür. Yani pırlanta, elmas madeninin kesilerek özel şekil verilmiş VE DAHA PARLAK İŞLENMİŞ halidir. Pırlanta kesimin daha parlak olmasının sebebi, külah kısmının daha uzun ve çok fasetli olması ve ışığı çekip yansıtma kapasitesinin derinlik nedeniyle daha yoğun olmasıdır.

Elmas kesimin kesim yüzeyi ise daha azdır ve alt faseti düzdür. Elmas kesimin parlaklığının az olması , bu kesimde derinliğin az olmasından kaynaklanır. Eskitme Elmas mücevherlerde taşın alt kısmına ışıltının artması için foya yerleştirilir.  Foyalı elmas mücevherler, nem ve sudan korunarak kullanılmalıdır.

ELMAS HAKKINDA ÖNEMLİ BİLGİLER

Elmasın büyüsü yüzyıllardır insanoğlunun ilgisini çekmiştir. Ender olmasının yanı sıra, sihirli olduğuna da inanılırdı. Hiçbir alet elması kesemez, en sıcak ateş bile üzerinde en ufak bir iz bırakamazdı. Bu yüzden birçok insan elmasın doğaüstü yeteneklere sahip olduğuna inandı.

Yunanlılar için Tanrıların gözyaşları, Romalılara göre yıldızlardan kopan parçalardı elmaslar. Hintliler de elmasa kötülükleri uzak tutan bir şans tılsımı olarak bakıyordu. Başka kültürlerde bu taşların iyileştirme ve bilgelik güçlerine sahip olduğuna inanılırdı.

Elmas konulu efsaneler, onu ARZULANAN bir değer haline getirdi. Eski krallar savaşlarda elmas takarlardı; kraliçeler ve cariyeler güç ve ihtiras simgesi olarak elmasa sahip olmak isterlerdi. 13.yüzyılda Fransa Kralı IX. Louis asil olmayanların pırlanta mücevher takmasını yasakladı ve onları sadece kraliyet ailesi üyelerinin takabileceğini buyurdu.

Bu görkemli çekicilik günümüzde kısmen devam Etse de, günümüz etik değerleri ve değer kavramlarının değişmesi sebebiyle farklı boyut kazanmıştır.

Leonardo Di Caprio nun 1997 yapımı Kanlı Elmas filmi, elmas madenciliği ve sektörün gerçek yüzünü açıkça ortaya koyan efsane yapımlardandı. Hatta film galasına maden elmas ve pırlantaları ile gelmek kesinlikle yasaktı.  

Doğanın yarattığı bu eşsiz mucizeye sahip olmak pahasına doğanın tahrip edilmesi ve sömürgeciliğe sebep olması sebebiyle elmasın tercihi, teknoloji ile geliştirilen pırlantalar yönünde olmaya başlamıştır.  Tarihinde ufak ve kolay taşınabilir olması sebebiyle ülkelerarası para transferi (Black Money) fonksiyonu taşıyan elmaslar, günümüzde coin vb farklı finansal sistemlerin yerini almaya başlaması ve pırlantanın teknoloji ile doğaya zarar vermeden laboratuvar ortamında gemologlarca üretilebilmesi sayesinde geçerliliğini yitirmeye başlamıştır. Dünya elmas piyasasını belirleyen rapaport listesi üzerinden verilen fiyatlar geçmişte %5 indirim uygulanırken, bu oran insanların farkındalığı ve tüketim tercihlerinin değişmesi sebebiyle % 40 lara kadar düşmüştür. Bize yıllardır değerli olarak empoze edilen bir madenin piyasasının değişen dünya düzeninde bu denli düşüşü, tüketicinin birçok şeyin daha çok farkına varmasına sebep olmuştur. İlerleyen yıllarda uzay teknolojileri dahil elmasın kullanıldığı her alanda laboratuvar elması kullanılacağı ve madenlerden elde edilen elmasların geçerliliğini yitireceği öngörülüyor.

Elmasla İlgili Bazı Gerçekler

  • Elmas insanoğlunun tanıdığı en sert doğal maddedir.
  • İlk Elmas, milattan önce Hindistan'da bulunmuştur.
  • Bir elması sadece başka bir elmas kesebilir. Sertlik derecesi sebebiyle Elmas kırılmaz olarak empoze edilmiş olsa da, mıhlama esnasında bile kırılmış birçok elmas olduğu bir gerçektir. Mıhlama zanaatkarları bunu bilerek , zan altında kalmamak için özellikle büyük elmasları mıhlarken işçiliklerinde çok daha dikkatli davranırlar.
  • Kesme ve cilalama sırasında her taş ortalama olarak orijinal karat ağırlığının yarısından fazlasını kaybetmektedir.
  • Mücevher haline getirilen pırlantaların %5'inden azı bir karattan daha büyüktür.
  • Elmas her renkte olabilir. En nadir bulunan elmas rengi kırmızı elmastır. Bunun dışında pembe elmas, mavi elmas , yeşil elmas, siyah elmas gibi farklı elmas madenleri de doğada bulunur.
  • Dünyanın mücevher kalitesinde en büyük elması, 1905 YILINDA Cullinan - Güney Afrika'da bulunmuştur. Kesilmeden önce YAKLAŞIK OLARAK BİR DEVEKUŞU YUMURTASI BÜYÜKLÜĞÜNDE; 3106 karat ağırlığındaydı.
  • Bugüne dek Elmas müzayedelerinde karat başına en yüksek fiyatlı elmas, mor-kırmızı renkte, 0.95 karat ağırlığındaki elmastır ve 1 milyon dolara satılmıştır.
  • Elmas'ın İngilizcesi olan “diamond” kelimesi Yunanca'da “fethedilemez” anlamına gelen “adamas”tan gelmektedir.
  • “Karat” kelimesi, eski çağlarda kıymetli taşları tartmak için ağırlık ölçüsü olarak kullanılan “carob” (keçiboynuzu) tohumundan gelmektedir. Dünyadaki her keçiboynuzu çekirdeği 0,2 gramdır. Her bir karatlık elmasın ağırlığı da 0,2 gramdır.
  • Aşk ve bağlılığın simgesi olarak pırlanta yüzük hediye etme geleneği, 15. yüzyılda Avusturya Arşidükü Maximillian'ın, nişanı sırasında Burgonya düşesi Mary'e elmas bir yüzük hediye etmesiyle başlamıştır.

Sol elin dördüncü parmağına yüzük takma geleneği ise, Eski Mısırlıların “vena amoris”in (aşk damarı) bu parmaktan doğrudan kalbe ulaştığına olan inançlarından gelmektedir.

All comments are moderated before being published.

Read our Privacy Policy and Terms of Service.

Diğer Yazılarımız

  • EVDE MÜCEVHER BAKIMI NASIL YAPILIR ?

    EVDE MÜCEVHER BAKIMI NASIL YAPILIR ?

  • YENİ NESİL GELİNLERE     YENİ NESİL MÜCEVHERLER

    YENİ NESİL GELİNLERE YENİ NESİL MÜCEVHERLER

  • MÜCEVHER ÜRETİMİNDE KULLANILAN DEĞERLİ METALLER

    MÜCEVHER ÜRETİMİNDE KULLANILAN DEĞERLİ METALLER